Bir gün kapı çaldı. Kapının çalışını o duymadı. Diğer kadınlardan birisi açtı kapıyı. Kapıdaki konuşmaları duyunca merdivenlerden aşağıya inecekken konuşmanın kendisi ile ilgili olduğunu farkedince durdu ve dinledi. Kapıya gelenlerin kadına kendisinin öldürülmesini istediklerini işitti. Beyninden vurulmuşa döndü. Öldürürlerse onlara para vereceklerini öğrendi. Para bu hayatta herkesin zayıf noktasıydı. Ama anlayamıyordu, niçin onu öldürmek istiyorlardı? Ölümü niçin bu kadar para ediyordu? Daha çok kulak kabarttı ve anlamaya çalıştı. Ve kendisinin bazı güçlerinin olduğunu söylüyorlardı ve evrenin iyilik, barışın, huzurun sembolü olduğunu öğrendi. Böyle bir özelliğe sahip olmasına sevinircesine yüzünde masum bir gülümseme belirdi fakat gözlerindeki korku daha büyüktü. Onu öldüreceklerdi. Hemen hiçbir şey belli etmeden oradan kaçma planları yapmak için odasına geri gitti.
Kafasını toparlayamıyordu. Hayatı birdenbire bu kadar nasıl değişmişti? Hislerine güvendi ve odasından çıkmak için kapıyı açtı ve karşısında o kadın ! Banyoya gelmesini istiyordu. Nedenini anlamıştı onu banyoya kitleyip, orada hemen öldürecekti. Kadın ondan banyodaki aynaya kendisinin yazdığı gibi söylediklerini yazmasını istedi. Anlam veremedi ve aynaya baktı kapının eşiğinden başını eğerek. Gördüğü karşısında korku tüm zerrelerine doldu. Ama güçlü durarak, cesareti ile banyoya girdi. Aynada ÖL sözcüğü yazılıydı ve yazıdan kırmızı damlalar akıyordu. Ama ben ne ile yazıcam diye sordu sesi titreyerek. Ben nasıl yazdıysam sen de bir şekilde yazarsın diye söyledi ukala bir şekilde sırıtarak. Koştu gitti bordo rujunu aldı ve onunla yazmaya başladı. Kadının ilk söylediği şey KİMSE İLE KONUŞMA diye yazmasını söylemek oldu. Onu yazarken bir yandan da kadını kolaçan ediyordu çünkü kadının kapıyı kitleyip onu öldürmeyi planladığını farketti. Önce davranıp o onu kitlemeye karar verdi ve bir çırpıda kadını itti ve kapıdan dışarı çıkıp kitlemeye çalıştı fakat kadın izin vermedi ve ona saldırmaya başladı. Belliydi ölecekti. Ama hayatında yaşayacak daha çok şey varken şu anda ölemezdi ve ölmemek için öldürmesi lazımdı. Kadının boğazına doladı ellerini ve tüm gücünü bileklerine verdi. Kadının boğazını sıktı, sıktı, sıktı. Kadın yere serildi. Kadını banyoya kitledi. Arkasını bir döndü evde yaşayan diğer genç çocuk ona bakıyordu korkuyla. Diğer kızın kaçmış olduğunu farketti içeri geçince. Ve hemen eşyalarını topladı. Kapıya gitmedi ve arka balkondan kaçmaya karar verdi. Önce bavulunu attı aşağıya sonra kendisini. Birden yarı çıplak olduğunu farketti eve geri çıkmaya karar verdi, çıkacakken korktu ve geri indi bavuluyla koşarak kaçmaya başladı. Ayakları da çıplaktı ve koştukça, yere bastıkça ayakları yara oluyordu. İleride çöpün oraya fırlatıp atılmış giysi olduğunun bilincine vardı ve duraksadı. Büyük beden bol bir hırkaydı bu. Üstüne giydi hemen ve tekrar kaçmaya devam etti. İleride caddenin orada karşılıklı bir sürü kafenin olduğu yere çıktı. Soluklanmak için birisine oturdu kendisine su siparişi verdi. Suyunu içerken oradaki tüm insanlardan şüphe duydu. Ya o kadın ölmediyse, ya bunların birisinin kılığına büründüyse? Hemen kalktı oradan kaçarken otobüs gördü ve bindi. Artık kendi evine gitmek istiyordu. Ağlamaklı oldu, içine akıttı. Ve o anda arabanın onu tekrar o eve götürdüğünü anladı. Ama artık çok geçti çünkü arabadan nasıl inecekti ?